Akademisyenler öncülüğünde matematik/fizik/bilgisayar bilimleri soru cevap platformu
0 beğenilme 0 beğenilmeme
1.5k kez görüntülendi

Bir büyüğümden duyduğum şu sözü de dipnot olarak yazmak istedim. birgün Goro Shimura şöyle demiş, ''herkesin makalesini okumayın, ustaların makalelerini okuyun.''

Serbest kategorisinde (45 puan) tarafından 
tarafından yeniden kategorilendirildi | 1.5k kez görüntülendi

Söz çok doğru ama ustalar kimler ?

 Şimdi isim isim vermem doğru değil diye düşünüyorum. Çalışılan/ilgi duyulan alanlarda ustalar 'ben burdayım!' diye haykırıyor sanki, değil mi?

Tabi onlari okumak/anlamak icin de bir bilgi birikimi gerekir. Bazi kisilerin/ustalarin yazdigi makalelerde basit diye ispatlanmayan savlari ispatlamaya calisip yeni calismalar sunan insanlar var. Cunku dogru oldugu inancini tasisalar da gercekten anlasilmadigi iddia ediyorlar. Kisinin usta oldugu kabul edilmis ama anlasilmiyor.

birde usta olan ben ustayım demez .

mecaz hacim o :)

Tamam, teşekkürler.

Ne ogrenmek istedigine gore ne okumak istedigin zaten kendi kendine sekilleniyor bir sekilde. Arastirma yaparken cogu zaman ihtiyacin olan sonuclar hakkinda daha kimse kitap yazmamis oluyor, o yuzden makale okuyorsun. Ya da bazen bir kitapta aradigin sonucu buluyorsun ama gidip orijinalini okuyup yazarin motivasyonu neymis diye makaleyi okuyorsun. Bazen aradigin sonuc cok yeni kanitlanmis oluyor, seminerlerden konferanslardan ogreniyorsun. "Dur ben makale okuyayim" diyip makale okumuyorsun yani genelde.

Usta derken ne kastetmis olabilir Shimura bilmiyorum ama bazen cok iyi matematikciler hic anlasilmayan makaleler yazabiliyorlar Sercan'in dedigi gibi.

Anladım, kafamda daha iyi şekillendi şimdi. Teşekkürler.

İ Ayrıca, örneğin doktora tezlerinden birini karıştırken o tezi okumak için lisans düzeyinde cebir, karmaşık analiz bilmek yeterliydi. Demek ki o düzeyde bir tez lisansta da hiç olmasa yüksek lisansta yazılabilir (yanılıyor olabilirim). Tabii, öyle bir yazı yazmak hocaların problem vermesi gerekir. Ya da problemi kendin bulmak gerekir, peki nasıl bulunur/buluyorsunuz? 

Son yorumum biraz doktora süreci ve bu süreçte problem seçip makale yazma sürecini benzemekte. Bu yolda yürüyünler/yürümüş-olanlar tecrübelerini yazabilir mi? 


''Bazen çok iyi matematikçiler hiç anlaşılmayan makaleler yazabiliyor.'' Buna ek olarak bazen çok iyi matematikçiler hiç (çok zor anlaşılan) anlaşılmayan kitaplar yazabiliyor. Bu neden olabilir? Örneğin, Rudin, Bourbaki, Serre... Benim düşüncem zaman bulup özenli yazmadıkları için ama bu düşüncem Bourbaki ile çelişiyor; adamlar yazmak için yazmışlar! Neden anlaşılmıyorlar ki? Neden?... Biz mi anlayamıyoruz?.. Sizce?

Sordugun sorular kolay sorular degil. O yuzden buyuk ihtimalle iyi cevaplar veremeyecegim.

(Yaniliyor olabilirim) dedigin yerde kesin bir yargi vermenin dogru olmadigini dusunuyorum. Cisimler ve cisim genislemeleri gayet lisans tezi olarak ortaya cikarilabilecek fikirler gibi geliyor. Ama Antik Yunanlilarin "aciyi uce bolmek" ya da "bir kubun tam iki kati hacme sahip olan baska bir kup bulmak" gibi sorulari cisim teorisi ortaya cikana kadar 2000 yil kadar beklemisler. Lisans derslerinde gordugun "birinin ismiyle anilan teoremler" lisans bilgisiyle anlasilabilecek teoremler ama zamaninda birileri bunlari kanitlamis ve bu onemli olmus.

Ayrica lisans bilgisi ne demek o da biraz tartismali. Bizim cogu okulumuzda matematik okuyan insanlar matematikci olmak icin okumuyor, dolayisiyla verilen egitim cok yuksege cikamiyor. Bizim lisansta ilk iki uc senede ogrendigimiz seyleri Ruslar iyi okullarinda lisede ogretiyorlar. Ama bunun yaninda bizim iyi okullarimizda lisansta ogrenilenler de yurtdisindaki diger okullardan cok daha iyi olabiliyor. Falan filan. Ne kadar okuyup, ne kadar konusup, ne kadar yazarsak o kadar iyi. Bazen bir konu hakkinda oturup bir kitap bitirmek cok da gerekli gelmiyor, ben lisansta American Mathematical Monthly okumayi cok seviyordum mesela. Keske daha fazla okusaydim. 

Son olarak Ben Serre'i okumayi seviyorum. Bourbaki cok okumadim. Rudin de bence normal. Ama zaten benim bahsettigim bu degildi. Bu insanlar anlatmak istemisler, kitap yazmislar. Benim bahsettigim bunun icin ugrasmayan insanlar. Bazi insanlar icin "Ben bunu kanitladim, uzmanlarla paylasiyim" demek makale yayimlamak. Bazilari icin de "Ben bunu kanitladim, insanlarla paylasayim" demek. Burada anlatmak istedigim fark 10-15 kisi ile daha cok kisi arasindaki fark. Bunun sebepleri de degisik olabilir: Bazi insanlar gercekten baskalariyla konusurken cok rahat olamayabiliyor, bazi insanlar gercekten yazmakta cok iyi degiller, bazilari da gercekten hic umursamiyorlar. Bazi insanlar paylasmayi seviyorlar, bazilari kendilerine saklamayi seviyor. Mesela Andrew Wiles buyuk teoremini kanitlamadan once ogrencileriyle yaptigi seminerlerde hep kapilari kapatirmis, konusulanlarin disari cikmasini istemezmis. Ama ote yanda da IHES kuruldugunda Grothendieck'in yuruttugu seminerler var.

Bence konusmak ve yazmak onemli.

     Teşekkürler, dikkatlice okudum; yanıldığım kısımlar var. Lisans bilgisi üzerine yazdığınız kısımda ben hocaları suçlu bulduğumu belirtmek isterim. Evet, çoğu öğrenci matematikçi olmak istemiyor bu yüzden eğitim seviyesi gittikçe düşüyor. Peki, matematikçi olmak isteyenler? Matematiğe meraklı ve çok çalışan birçok arkadaşım okula küsüp derslere gitmemeye başlıyor. Bizim  iyi okullar her yıl en az 30-40 öğrenci alır. Bunlardan belki 5'i ya da 6'sı meraklı ve ciddidir. Okullardaki matematik programların bu 5-6 öğrencilerin seviyesine göre hazırlanmalı diye düşünüyorum. 

sadece matematik değil pozitif bilimler içinde öyle gerçek bilim adamı yetiştircek programlar yapılmalı her üniversiteye olmasa bile en azından en iyi 3 üniversiteye bu yapılmalı .Tabi karın tokluğu garantiside verilmeli adam aç açına bilim yapamaz ,ama burası Türkiye ise bu dediklerimiz çoooook ütopik herkes kendi cebine bakıyor kim takar bilimi bilim adamını..

@bilgeee ben son yazdigina cevap vermek istedim, ama veremedim. haklisin herhalde. ama bu turkiye'ye ozgu bir sorun da degil, belirtmek isterim.

20,280 soru
21,813 cevap
73,492 yorum
2,481,966 kullanıcı