Akademisyenler öncülüğünde matematik/fizik/bilgisayar bilimleri soru cevap platformu
1 beğenilme 0 beğenilmeme
3.9k kez görüntülendi
Neden yüksek lisansta ve doktorada ingilizce kaynaklardan yararlanma mecburiyeti var ve neden ingilizce bazı şeylere engel oluyor ? 
Serbest kategorisinde (1.5k puan) tarafından 
tarafından düzenlendi | 3.9k kez görüntülendi

Bence İngilizce kaynaklardan faydalanma zorunluluğu lisans eğitiminin 3'üncü sınıfında başlar ve 4. sınıfta zorunlu hâle gelir! Bunun nedeni çok basit! Türkçe kaynakların (tercüme+telîf) sayısı çok kısıtlı, hattâ yabancı kaynaklarla kıyaslanırsa, "Türk dilinde kitap yoktur" denebilir. Bu işin bir tarafı... 

Diğer tarafı ise, ister beğenin ister beğenmeyin, bugün bilim dilinin İngilizce olmasıdır. Evet, öyledir! Bu sebeple, yüksek lisans-doktora yapmak isteyen bir kişi, yâni, diğer bir deyişle, bilim dünyâsına karınca karârınca da olsa katkı yapmaya namzed olan bir kişi, tabî ki bilimin yapıldığı dili bilmelidir.

Bu "bilmek" işi, İngilizce bilmeyenler tarafından biraz abartılıyor bence. Kimse bu arkadaşlardan şiir yazmalarını vs istemiyor. Alt tarafı bir metni velev ki sözlük yardımıyla olsun (isterse sâdece içinden) okuyup anlayabilecek hâle gelmekten bahsediyoruz. Bu kadarını istemek her Hoca'nın hakkı olsa gerek.  

Sorunuza bu noktalardan tekrâr bakınca, "mecbûriyet" ve "engelleme" şeklindeki kullanımlarınız tamâmen fiilî bir duruma karşılık geliyor. Yâni, kimse size İngilizce öğrenmenizi "mecbûr" kılmıyor ve İngilizce hiçbir şeyi "zorlaştırmıyor".  

Bir de bizim arkadaşlarımızda (yâni bizim üniversitedeki arkadaşları kasdediyorum, kimse alınmasın!) nedense yabancı dile karşı âdetâ bir düşmanlık var. 

İngilizce'nin yanında, Matematik ve Fizik'le ilgilenen zevâtın, meselâ Rusça veyâ Almanca öğrenmesinin ne zarârı olur! Çünkü bu bilim dallarında klâsikleşmiş bir çok eser bu dillerde yazılmıştır. 

Bir anektod: Lev Davidoviç Landau, Rus Fizikçi, 1962 Nobel Fizik ödülünü almıştır, öğrencilerine bir dil bilip bilmediğini sormazdı bile! O direkt İngilizce, Almanca, Fransızca makâleyi talebenin eline tutuşturur ve okuyup anlatmasını isterdi. 

Bir metni, özellikle teknik bir metni, okuyup anlayacak seviyeye gelmek pek de zor bir iş değil bence. Bir insan bir bilim dalını seviyorsa onun belli bir civârındaki şeyleri de sevmeli bence (zorunluluktan değil, gönüllülükten bahsediyorum!).

Çok uzattım, kusura bakmayın...   

oyle bir zorunluluk yok. istedigin dilde kaynak kullanabilirsin. guncel matematik uretimine ve modern matematik bilgisinine istediginiz hangi dilde ulasiyorsaniz o dilde okuyun. 


bu yabanci dil dayatmasi soylemi yanlis aslinda. bence yapilan aksi. ben turkce kaynaklarda ne varsa onu ogrenmek istiyorum anlamina geliyor zira soylenen. oysa matematik dilden bagimsiz olan bir sey.

Bana benim dilimde   eğitim verilsin istiyorum ben ingilizce öğrenmek istemiyorum öğrenen insanne güzel bu konuda yetenekli öğreniyor ama ben  sevmiyorumda zamanda kaybetmek istemiyorum bana denilen şu inglizce bilmeden bilim insanı olamazsn hadi gel burdan bak işe  matematiği seviyorum işin ileri taraflarında nelerin olduğunu merak ediyorum ama bana neden engel bu ingilizce  Doktora yapmak için sizler daha iyi bilirsiniz YDS gerekmiş  bunu ne yapacağm mesela hep bir soru işareti :) bilmiyorum belki yanlış düşünüyor diyebilirsnz ama tükçe çalışmadığm kadar ingilizce çalışıp sınavı geçeceğim bu çok zor ben türkçe sorularını yapamıyorm ki ingilizceyi yapaym

Ortaya karışık bazı şeyler yazmak istiyorum.

Amerikadaki bazı kalburüstü okullarda Fransızca, Rusça ve Almanca dillerinden herhangi birinde makale okumanın mezuniyet için şart olduğunu duymuştum. Ne kadar doğru bilemiyorum.

Makale demişken... Yüksek öğretime başladığınızda artık giderek daha da uzmanlık gerektiren alanlara giriyorsunuz yavaş yavaş. Doktoranızı bitirip bir tez yazma zamanı geldiğinde ortaya yeni bir şey koymak zorundasınız. Sizin uğraştığınız bir problem üzerinde/etrafında yazılan her şeyi bilmeniz lazım ki bunu ancak makale okuyarak başarabilirsiniz ya da konferanslara gidip insanları dinleyerek. İkisi için de bir iletişim dili lazım. İlki için makalenin basıldığı dili, ikincisi için de insanların konuştuğu dili. Maalesef Türkçe dünya üzerindeki birçok (!) insanın bilmediği bir dil, dolayısıyla insanlar -okunmak ve anlaşılmak istedikleri için- Türkçe yazmıyorlar. Saygın dergilerin çoğu İngilizce yaptıkları için de dil tercihleri İngilizce'den yana oluyor. Konferanslarda durum daha farklı, bazen insanların tercihi başka diller oluyor konuşmak için. Bazen insanlar etrafında Rusça konuşurken konuya dalamıyorsun bile. Ya da konferansta bir Türk buldun mu, yanına gidip Türkçe konuşmaya başlıyorsun. Ama etrafında hiç Türk yoksa, insanların söylediklerini anlamana imkan yok.

Çok uç örnekler vermiş olabilirim. Kusura bakma. Demek istediğim kaynak sadece kitap vs değil. Aynı zamanda makale ve konferans etkileşimi. Doktora yıllarında başlayıp hayatın boyunca araştırma için gereken bilgiyi kitaplarda bulmak çok zor. Bazen çok iyi birisi çıkıp, güzel bir kitap yazıyor. Ama onun dışında araştırma için gerekli ve yeni bilgi makalelerde ve konferans etkileşimlerinde oluyor.

Bence İngilizce bu yönden gerekli.

Bir de kitap yazmak -düzeltiyorum, gerçekten iyi bir kitap yazmak, uluslararası seviyede bir kitap yazmak- hiç kolay bir şey olmasa gerek. Ben bir iki tane çok kötü kitap gördüm Türkçe'de. Son bir 5-6 yıldır belki güzel kitaplar çıkıyor. Ama çeşitliliğin artması için daha uzun zamana ihtiyacımız ve çıkan güzel yayınları desteklememiz lazım. Mesela sürekli MD almamız lazım.

Çok öte yandan: Şu sitede yazılan cevaplara bakalım. Kaç tanesinde noktalama işaretleri hiç kullanılmamış, kaç tanesi anlatım bozukluğundan ölüyor bir sayalım. Gramer nazisi değilim ama bazen gerçekten okumak istemiyorum yazılanları sırf bü yüzden.

Bir yerden sonra gerekli  doğrusunz  iletişim için makale için fln içn filan içn ingilizce öğrenmek lazım . Son söylediğinize gelince okumak istemiyorsunuz :) peki bu adamın ana dili türkçe siz türkçe  yazdığını okumak istemiyorsunz  gramer hatası virgül hatası bilmem ne hatası bu adam ingilize yazsa acaba ne düşünürsünüz ?  :) sanırım bakmak istemezsinz gibi öylemi sadece merak ettim 
:) 

Okumak istemem açıkçası okumak zorunda değilsem de büyük ihtimalle okumam ama büyük ihtimalle zaten o makale bir dergide basılana kadar editörler meditörler girer araya daha okunacak hale gelir bu arada benim bahsettiğim de küçük gramer hatası ya da birkaç virgül hatası değil burada Herkes yapar ama arka arkaya 5 farklı cümle kurup hiçbir noktalama işareti kullanmayınca birisi niye ciddiye alacağımı bilemiyorum sorumluluğun okuyanda değil yazanda olduğunu düşünüyorum. 

Okumak istemem açıkçası. Okumak zorunda değilsem de büyük ihtimalle okumam. Ama büyük ihtimalle zaten o makale bir dergide basılana kadar editörler meditörler girer araya daha okunacak hale gelir. Bu arada benim bahsettiğim de küçük gramer hatası ya da birkaç virgül hatası değil burada. Herkes yapar. Bu paragraf da tamamen doğru değil mesela. Ama yine de daha iyi anlaşılmak için çaba sarfediyorum. Ama arka arkaya 5 farklı cümle kurup, hiçbir noktalama işareti kullanmayınca birisi niye ciddiye alacağımı bilemiyorum. Sorumluluğun okuyanda değil yazanda olduğunu düşünüyorum. 

ben hazırlıktayken çok söylenmiştim ama sonlara doğru iyiki öğrenmişim moduna giriyosun. çünkü artık sadece yüksek lisans doktara değil hayatın her yanında google da ingilizce artartmak ile türkçe aratmak arasında dağ kadar fark var. bana sorarsan artık dilleri kaldıralım tek ingilizce olsun herkese öğretilsin bi 100 yıl sonra temiz herkes aynı dilli konuşan bi dünya

Yanita cevirdim.
Hmm yorumlarnz için teşekkürler 

Yabancı dilde eğitim almak ile yabancı kaynaklardan yararlanmak bambaşka iki şey ilki nekadar gereksizse diğeri bir o kadar faydalı hatta zorunlu (eğer kendi dilinde yeterli seviyede kaynak yoksa). Bir de ingilizce bu dillerden en kolayı ve yaygını sadece. Rusça yada Almanca biliyorsan ulaşabileceğin kaynakların seviyesi ingilizce kaynaklardan daha ileri bence

3 Cevaplar

1 beğenilme 0 beğenilmeme
Ingilizce kaynaklardan yararlanmaya mecbursun cunku guncel matematik uretiminin tamamina yakini ingilizce kaynaklarda gerceklesiyor. Bu bir takim nedenlerden hosa gitmeyebilir ama bu yondeki dogal akis oyle guclu ki, bizden fersah fersah ileride olan fransa gibi bir ulke bile bu gidisi tersine ceviremiyor. Dolayisiyla bu mecburiyet varsa da sebebi bir zorlama degil, global bilgi uretiminin dinamikleridir. Bizde de bu dinamigi birakin degistirmeyi kipirdatacak guc bile yok.

Bir de dil degisti eski kaynaklar gitti konusu olmus. Lutfen bir gecede cahil kaldik gibi hic iler tutar tarafi olmayan argumanlari kullanmayalim. Bu argumanlarin ipligi pazara her turlu cikarildi, baska yanitlarda da bahsedilmis. Benim en sevdigim: arsindan metreye gecince bir gecede kisa kaldik.

Eski eserleri bugun okuyamadigimiz dogru ve son tahlilde bu da onemli bir eksikliktir fakat bugunku eksikliklerimizi buraya indirgemek cahilce bir davranistir. Modern son yuzyilda geldigi yer o vakte kadar yapilan butun bilimin fersah fersah otesindedir. 500 yil evvel ki eserleri okuyamiyor olmak bugunku sefilligimize bahane edilemez. Antik yunana ait pek cok eser arapcaya cevrilmis kopyalari uzerinden muhafaza edilmistir, batililar neden geri kalmiyor bunlari okuyamadiklarindan da biz geri kaliyoruz. Bulundugumuz nokta aciktir. Bilimde, sanatta, toplumsal yasamda, ahlaki ve insani degerlerde (batinin ahlaksizligi diye alcakca bir soylem tutturmusuz ama batilida olan calisma ahlakinin, etik tutarliligin -ki onlar mukemmel diye soylemiyorum bunu- yuzde biri bizde olsa cok baska bir yerde olurduk bugun) geri kalmis bir toplumuz.

Geri kalmisligimiz icin kendi disimizda bahaneler uretmeyi cok sevdigimizden, her gecen gun daha da geri kalmaya devam ediyoruz. Alfabe degismis de geri kalmisiz, yazik bize. Biz cok iyiydik medeniyetin besigi bilimin onderiydik birileri bize oyun etti magdur olduk, geri kaldik. Bunu soyleyen insanlarin en buyuk ortak ozelligi ne o bahsedilen eski eserleri ne de guncel bilimi takip etmiyor olusudur.

Kendi dilinde bilim yapmak cok onemli bir istir, yabana atilamaz. Bunun farkinda oldugum icin, ve pek cok baska akademisyen de bunun farkinda oludugu icin boyle bir site var, buraya insanlar zamanlarini emeklerini paralarini bu yuzden vakfediyor. Ingilizce engelinden dolayi ogrenmenin onu tikanmasin, toplumun dusunsel sinirlari genislesin diye burada Turkce yaziyoruz. Yoksa bu sitenin tillahi var mathoverflow diye, herkes gitsin orada sorsun ogrensin derdik.

Fakat kendi bulundugu yeri anlamamak bizi bir gram ileri goturmez. Alanin ne olursa olsun, dunyanin geri kalani ile yaris halinde olacaksan dil bileceksin. Bugun bunun en verimli yolu ingilizce bilmektir, senin calistigin alanda baska bir dil varsa daha cok imkan taniyan onu ogrenirsin. Bizi ingilizce ogrenmeye zorluyorlar ondan yapamiyoruz demek tembellige bahane bulmaktir.
(1.8k puan) tarafından 
tarafından düzenlendi

Amacmda zaten var öğrenmeden olmayacağıda belli ama nedenlerini merak ediyordm

1 beğenilme 0 beğenilmeme

Buradaki zorunluluk su. Kozmonot olup uzaya cikiyorsan ve orada mekikten disari cikiyorsan ona uygun giysi giymen gerekiyor. Gunluk kiyafetle yapamiyorsun bunu. Uzay istasyonlarinin kravat takmak zorunlu gibi bir kurali degil bi. Kurali uzay koyuyor. Burada da kurali matematik koyuyor. Matematik mi ogrenmek istiyorsun. Matematik okuman lazim. Ogrenmek istedigin bilgileri iceren kitaplar hangi dildeyse mecburen o dilde okuyacaksin. O dilleri bilmiyorsan da dogal olarak okuyamayacaksin. Okuyamayinca da dogal olarak ogrenemeyeceksin. Kural basit. 

(3.7k puan) tarafından 

O kitapları sürekli sürekli tercüme eden veya ilişki adına makale adına ortak bir sistem cıksada herkes faydalanabilse :) yebi bir dil natematik dili sayılarla olayları ifadeleri anlama :)

Bu fikir daha evvel uzerinde ciddi olarak dusunulmus, epeyce calisilmis. Fakat bu amacla yola cikan yapay dil denemeleri basariya ulasamamis (kismen basarili olmus denilebilecek yapay diller mevcut). Ama dunyanin geri kalani boyle bir dili kullanmaya baslasa bile korkarim "yaaa niye bu dili ogrenmeye mecburuz ki" diyecek insanlar cikacaktir :)
Doğrusunuz hocam görünen o ki bu işe kolları sıvayıp baslamak lazım gibi elin ingilizinn dili burumuzdan gelerek örenmek lazm fazla dil göz cıkarmaz :)

zaten elin ingilizinin, fransizinin, rusunun, amerikalisinin, japonunun matematigini ogreniyoruz. o yuzden eloglu olmasinin konuyla ilgisi yok.

Bende el oğlu yazmaktan kastm bir mana anlamlı değil yoksa ilim çindede olsa japonyadada olsa alacağız

0 beğenilme 0 beğenilmeme

Evet guzel soru neden yuksek lisans ve doktorada matematik dili olarak ingilizce tercih ediliyor. 

Birinci neden;  Eger Mustafa Kemal Turkiyenin dilini degistirmeseydi simdi turkiyenin dili osmanlica daha cok arapca olacakti. Ve atalarimiz bastan beri arastirdiklarini okuyup ki atalarimizin yani arapcanin hakim oldugu kaynaklarin genisligi hakkinda bilgi vermem gerekmez yani okadar kaynagi arastirip okuyup bilhilerimize bilgi katabilirdik. Arapca dedim biliyorsunuz arapca dilindeki kitaplarin ne kadar onemli oldugunu. Ki arap bilim adamlari ya da eski turklerin arastirmalarinin tarihte onemli bir yeri var. Ama iste dilin degisomiyle yeni bir srylerin ortaya cikmasi gelismenin degil gerilesmenin gostergesi oldu ki zaten dilin degisimiyle ilk 10 yil insanlar gazetelerdebirsey anlamadilar. Ve binlerce kitaplara sahip buyuk kutuphaneler sadece tarihi eser olarak kaldi. Buyuk bir cogunluguda 3 5 liradan satildi yani gecmiste yapilan arastirmalar ve genel olarak atalarin arastirdiklarini bize kullandirmadilar. Neden cunku baskalari kullanavak ve daha gelismis olacak ve bizde kendi atalarimizin dilindekileri degil baskalarin acip okuyup kullandigi kitaplari cevirip bize kendi dillerinde lanse ederek sunu vurguladilar. Biz gelismis bir topluluguz bizim dilimizi ogrenin ve bizim kitaplarimizi okuyun ve bize dil bakimindan bagli kalin...

Ikincisi ise dil olarak neden ingilizce ;

Cunku insan ozgurlukcu bir ortamda daha iyi kendini ifade eder ve daha iyi dusunur.Cunku kendini sinirlamaz. Ve insanin ozgur bir ortamda kendini ifade edip bilgisini gelistirmesi olagandir. Ayrica turkiyede iste bu sorun kendini uzun zamandir ortaya koyuyor. Yani insanlar bir seyleri yazmadan once birtakim duzeltmeler yapmalilar ki sonra yayinlanabilsin. Bunun sonucunda ortaya cikan ise ifadelerini duzgun aciklayamamak oluyor. O yuzden kendini bir anda ozgur ortam arayisi icinde buluyor.

Ayrica birsey daha soyleyeyim ; Italya'da okullarda ogretilen egitim dili sadece italyancadir ve universiteye kadar da ayni kalir ingilizce seviyesi cok dusuktur. Ve insanlara soruldugunda neden ogreneyim ki der. Ayni sekilde bir cok ulke var...

Ama Turkiye'de ise insanlar okadar iyi ingilizce anliyorlarki artik yeni bir dil arayisindalar cunku oyle bir durum ki ingilizce bilmek artik ise yaramiyor. Ayrica birde ingilizce kurs sektoru var. Para kazanma sanati gibi.. Her kim para kazanmak istiyorsa aciyor bir kurs ve ingilizcr ogretmeye calisiyor. Bir nevi suan ailelerin aklinda olan "ulan brnim oglum mezun oluyor hala bir dil biliyor ne yapacak bu " bu dusunce bariz bir gelecek korkusudur. Halbuki kendi diline sahip cikamayan ya da kendi ulkesindeki dillere sahip cikamayan bir memleket olarak gelisimi ve iyi bir gelecek ' zengin ' olmayi ingilizce ogrenerek elde edecegini dusunuyor . Zenginlik derken fikir zenginligi degil ayakkabi kutusu kadar para olani. Yani benim ulkemin insaninin bunu dusunmesi artik yagmurun yagmasindan daha dogal bir hal aldi. 


(79 puan) tarafından 
Harf devrimi yapılmadan önce de konuşulan dil Türkçe idi. Değiştirilen dil değil harflerdir, adı üstünde "harf devrimi", "dil devrimi" değil.

Bir de Newton ve sonrasındaki dönemde Arapça ya da Farsça dillerinde yazılmış çok önemli eserler olduğundan emin değilim. Avrupa'nın Orta Çağlarda İslam İmparatorluğuna göre geride kalmış olması, bundan sonra gelen dönemde matematiğin geliştiği yerin Avrupa olduğunu değiştirmiyor.

Halk arasındaki "alfabeyi değiştirdiler kimse bir şey anlamadı, tüm bilgi hazinesi gitti" hikayeleri, en azından matematik bazında, çok realistik değiller. Hangi önemli eserlermiş onlar, birisi de çıkıp liste verse keşke "zaten biliyorsunuz bunlar önemli" demek yerine.

"Birinci neden" olarak sunduğunuz maddeden anlaşıldığı kadarıyla, eğer Mustafa Kemal Atatürk dili değiştirmeseydi şu anda bilim dili Osmanlıca-Arapça olacaktı. Buna ve yazınızın geri kalan kısımlarına birkaç vecheden îtirâz getirilebilir:

1) Atatürk dili değiştirmedi, alfabeyi değiştirdi. Önceden de Türkçe konuşuluyodu, devrimden sonra da...

2) 20'li yıllarda bilim dili bildiğiniz gibi, Arapça değildi; Almanca idi. Yâni, henüz İngilizce bile değildi! Bu yüzden Arapça bilmek bilimsel ilerleme açısından hiçbir fayda getirmeyecekti.

3) Alfabe değişmeseydi de dil yine aşağı-yukarı bu hâle gelecekti. Alfabe değişikliği yapıldığı zamanlarda çıkan yayınlara bakarsanız, dilin gerçekten pek de değişmediğini göreceksiniz.

4) Bugün diyelim ki Arapça biliyorsunuz ve o kadîm ve değerli eserleri okuyabiliyorsunuz. Okusanız ne olacak? Bu sorum bilimsel yenilikler vs. açısından; sakın yanlış anlamayın! İnsan tabî ki arzu ettiği herşeyi okuyabilir, eyvallah. Ama bu mesele, "Eski eserleri okuyabilsek, şimdi uçardık" tarafına kaymamalı.

5) "İnsanlar o kadar İngilizce anlıyorlar ki..." cümlenizde kinâye var sanırım... 

6) Evropalılar'ın, bizim keşiflerimizi ve îcâdlarımızı bize sattığına dâir iddiâlarınızı ise Bilim Târihi uzmanları buyursunlar isbât etsinler. O bahsettiğiniz eserler raflarda... Çalışsınlar, okusunlar ve uluslararası çapta yayınlarla bulgularını haykırsınlar!

7) "Özgürlükçü ortam" ile İngilizce'nin alâkasını kuramadım. Tabî ki insanlar birşey yayımlamadan evvel düzeltmeler vs yapacaklar. Bunun özgürlüğe halel getirecek tarafı nerededir?

8) Son olarak şunu söyleyebilirim. Medreselerdeki müfredâtta biliyorsunuzdur, ağır bir Arapça öğretimi vardı. Bunun yanında Farsça da sıkı bir şekilde öğretilirdi. Bu aslında, yalnızca bu dillerin öğretilmesinden ibâret değildi daha da eskiden! Klâsik medrese dendiği zaman, o zamanın pozitif bilimlerinin (cebir, astronomi, geometri gibi) de öğretildiği kurumları anlamak lâzım. Bu kanat kopunca işin sâdece "âlet ilmi" denen Arapça-Farsça dil eğitimi kalmış oldu. 

Demek istediğim şudur: insanların eskiden medreselerde Arapça'yı öğrenme sebebi, bizim tam da bugün İngilizce öğrenmemizi sağlayan sebeplerdir; Bilimsel eserleri okuyup anlayabilmek ve dünyâ çapındaki âlimlerle irtibât kurabilmek vs... Meseleye bu açıdan bakmak lâzım bence.

Diğer taraftan, belli bir dildeki literatür zenginliği, kültür seviyesinin bir göstergesidir kesinlikle. Bunun o ülke insanlarının dil bilip bilmemeleriyle bir alâkası da yoktur kanımca. Sizin de belirttiğiniz gibi, isteyenlerin başka bir dil öğrenmeye muhtâc olmadan bir meseleyi belirli bir seviyeye kadar öğrenebilmesi bence de şarttır. Bu imkân vâr olmalıdır. 

Meselâ Fizik'ten örnek vereceğim, İngilizce olup Rusça'ya tercüme edilmemiş bir tâne bile klâsikleşmiş eser gösteremezsiniz! Bunun Ruslar'ın İngilizce seviyeleriyle hiçbir alâkası yoktur! Aynı şey ters yönde de geçerlidir. (Fakat bunun anlaşılması kolay. Zîrâ, Rusça bilen Amerikalı biliminsanlarının oranı herhalde, İngilizce bilen Rus biliminsanlarının oranından epey düşüktür!) 

Mesele basit aslında: Doğu medeniyetlerinde eskiden vârolan bilimsel düşünme geleneği, uzuuun zaman önce mâalesef kayboldu! Aslında "el değiştirdi" demek daha doğru olur. Ve biz şu anda (yâni uzuun zamandan beri) ikincil, üçüncül, dördüncül, ... meselelerin bizi engellediğini düşünüyoruz. 

Eğer memlekette arı kovanı gibi vıvır vızır işleyen bilim faâliyetleri ve bu faâliyetlere "gerçekten" ihtiyâc vârolsa; insanlar, doğaya baktıklarında akıllarına ister istemez onlarca yüzlerce soru gelse, bu sorulara cevap bulma hissi içlerini kemirse (doğal bilimsel faâliyetin basitçe yol haritasını vermeye çalışıyorum), İngilizce, Arapça, vs. gibi meseleler gündemimizi işgâl edemezler. 

Son nokta: Mâalesef biz tembeliz! Mesele bu kadar basit.

O kadar uzun oldu ki elimin sürçmüş olması kuvvetle muhtemeldir. Kusuruma bakmayın. 

20,286 soru
21,822 cevap
73,511 yorum
2,583,973 kullanıcı